20 Ekim 2014 Pazartesi
Korkutan Schengen
Yaz tatili oldu ve Ankara'ya memleketime geldim, belgelerimizi eksiksiz teslim etmiştik Şişlideki iData'ya, oradan başvuru yapmıştık, İtalya'dan schengen alacaktık. Genelde 1 haftada çıkıyormuş vize evrakları tam olan kişilere ama ben şanssız birisi olduğum için aksilik çıkacağını biliyordum. Telefon çaldı ve İtalya konsolosluğundan aradıklarını söylediler, akabinde beni İstanbul'a çağırdılar görüşmek istediklerini söylediler. Ankara'da olduğumu söyledim ve ertesi güne randevu aldım onlardan. Ertesi gün oldu ve uçağa binip vardım İstanbul'a oradan konsolosluğa... Sıram geldi ve bir hanımefendiyle görüştüm, bana sorular sormaya başladı. Bu kısım çok önemli arkadaşlar, aslında size burada karşılaşabileceğiniz bir engelden ve çözümünden bahsedeceğim; ilk soru neden İtalya'dan başladığım idi, gezimin en büyük kısmını İtalya oluşturuyor vede madem Avrupa gezisi yapacağım ilk olarak en merak ettiğim ve tarihini sevdiğim İtalya'dan başlamak istedim dedim. Tatmin edici bir cevap vermiştim. Çalışan kadın gülümsedi ve peki dedi. Sonra ikinci soruya geçtik, babamın ve şirketimizin hesap cüzdanlarını gösterdi bana ve dedi ki "neden bu kadar çok hareket var hesaplarda?" Bende "taze meyve sebze satıyoruz, dolayısıyla her gün satış gerçekleştiriyoruz, raf ömrü uzun ürünler değil bunlar, her gün 70 ton ve üzeri satış gerçekleştiriyoruz ödemelerde doğal olarak bankadan gerçekleşiyor" dedim, anlıyorum dedi ve diğer soruya geçti. sponsorum yoktu, belirtmemiştim, çünkü babamdan alacaktım parayı, "sizin neden sponsorunuz yok?" dedi ve kaşlarını çattı, garipsemiştim çünkü genelde bu geziyi yapanlar sponsor desteği ile yapıyormuş, bende dedim ki "babamdan daha güzel bir sponsor bulamadım" dedim, haklısınız dedi. Kaç euro ile giriş yapacağımı sordu Avrupa'ya, "4000 euro" dedim ve tamam dedi. Biraz garipsedi beni ve neden interrail yaptığımı. İnterfly yapabilirsiniz bu bütçeyle beyefendi dedi hanımefendi bana, bende trende uzun süreli ve yataklı kompartımanda yolculuk yapmayı çok sevdiğimi söyledim ve mülakat burada sona erdi. "Vizeniz hazır beyefendi hayırlı olsun" dedi kadın ve teşekkür ettim. 3 dakikalık bir görüşme için 1 günde 1100 km yol yapmıştım dükkandaki işlerimi bırakıp.
15 Ekim 2014 Çarşamba
1 Ay sürecek olan geziye hazırlıklar
Ev arkadaşım Mert ile, üniversitede tanıştığımız ve şuan ev arkadaşımız olan Mertcan'dan interrail hikayelerini dinliyorduk ve çok dikkatimizi çekmişti. Sosyal ağlarda da çok fazla görmüştüm 1 ayda Avrupa turu diye meraklandık ve detaylıca araştırdık Mertle, özellikle Facebook'ta ki interrail Türkiye grubundan takibe başladık. Gezginlerin hatıraları ve yaşadıkları inanılmaz güzeldi. Onların tecrübesinden de faydalanarak bu geziyi gerçekleştirmeye karar verdik. Tren yolu ile, 30 gün geçerli globalpass bilet alarak tüm Avrupayı spontane bir şekilde gezmek demek interrail. Plan yok program yok...
2013 kış aylarında hayalini kurduğumuz ve yazın hayata geçirdiğimiz 'İnterrail' maceramızı paylaşmak istiyorum, bazı tavsiyelerde de bulunacağım arkadaşlarıma.
Ev arkadaşım Mert ve ben nisan ayında ailelerimizle konuştuk ve gerekli maddi desteği sağladık kendimize, daha sonra biletler ve vize işlemleri için gerekli belgeler ve ülkeler hakkında bilgi edinmeye başladık. Tabii ki bu arada facebook gurubundan da hangi ülke vize için ideal onuda araştırdık. Hangi ülkelere gitmek istediğimizi kararlaştırdık vede elimize Avrupa haritasını alarak muhabbet etmeye başladık. Çok eğleniyorduk daha gitmeden, çünkü çok iyi anlaşan iki arkadaştan öte kardeşiz. İtalya'dan başlamamız gerekiyordu geziye çünkü en basit şekilde ve kısa zamanda schengen vizesini İtalya veriyordu. O zaman Roma dedik. İlk işimiz, güzel birer tane yürüyüş ayakkabısı aldık kendimize çünkü facebookta ve bloglarda okuduğumuza göre yürüyerek daha fazla keyif alınıyormuş geziden... Gerçekten açıkça söylemeliyim ki fiyatına bakmaksızın o ayakkabıyı alın. Düşündüğünüzden dahada yorucu oluyormuş. Ayaklarıma kara sular indi sözünü tecrübe edecektik. Tabii diğer en önemli ekipman ise sırt çantası. 80 litrelik iki tane büyük sırt çantasını Decathlon'dan aldık. Çantada çok önemliymiş duyduğumuz göre çünkü çok cepli olması demek kullanışlı hale getiriyor çantayı, ayrıca dikişleri ve fermuarları da, tıka basa dolduracağınız o çantaya ayrı bir önem katıyor. Her ne kadar bir çantaya o kadar para vermeyi içimiz el vermese de iyi ki almışız dedik çünkü gezide tanıştığımız arkadaşları görünce özellikle de onların çantalarının yırtılmış olduğunu görünce iyi ki almışız da dedik ama. Daha sonra parayı muhafaza edebileceğimiz bir bel çantası aldık, Pasaportumuzu, paramızı, interrail biletimizi ve eşyalarımızı sürekli yanımızda taşıyacaktık ve her biri ayrı hayati önem taşıyorlardı. Sırada vize işlemleri vardı ve belgeleri toplamak lazımdı. Finaller bitince belgeleri toplayacaktık... Diğer yazımda benim için kabusa dönüşen vize işlemlerini anlatacağım. Çünkü çok şanssızım...
2013 kış aylarında hayalini kurduğumuz ve yazın hayata geçirdiğimiz 'İnterrail' maceramızı paylaşmak istiyorum, bazı tavsiyelerde de bulunacağım arkadaşlarıma.
Ev arkadaşım Mert ve ben nisan ayında ailelerimizle konuştuk ve gerekli maddi desteği sağladık kendimize, daha sonra biletler ve vize işlemleri için gerekli belgeler ve ülkeler hakkında bilgi edinmeye başladık. Tabii ki bu arada facebook gurubundan da hangi ülke vize için ideal onuda araştırdık. Hangi ülkelere gitmek istediğimizi kararlaştırdık vede elimize Avrupa haritasını alarak muhabbet etmeye başladık. Çok eğleniyorduk daha gitmeden, çünkü çok iyi anlaşan iki arkadaştan öte kardeşiz. İtalya'dan başlamamız gerekiyordu geziye çünkü en basit şekilde ve kısa zamanda schengen vizesini İtalya veriyordu. O zaman Roma dedik. İlk işimiz, güzel birer tane yürüyüş ayakkabısı aldık kendimize çünkü facebookta ve bloglarda okuduğumuza göre yürüyerek daha fazla keyif alınıyormuş geziden... Gerçekten açıkça söylemeliyim ki fiyatına bakmaksızın o ayakkabıyı alın. Düşündüğünüzden dahada yorucu oluyormuş. Ayaklarıma kara sular indi sözünü tecrübe edecektik. Tabii diğer en önemli ekipman ise sırt çantası. 80 litrelik iki tane büyük sırt çantasını Decathlon'dan aldık. Çantada çok önemliymiş duyduğumuz göre çünkü çok cepli olması demek kullanışlı hale getiriyor çantayı, ayrıca dikişleri ve fermuarları da, tıka basa dolduracağınız o çantaya ayrı bir önem katıyor. Her ne kadar bir çantaya o kadar para vermeyi içimiz el vermese de iyi ki almışız dedik çünkü gezide tanıştığımız arkadaşları görünce özellikle de onların çantalarının yırtılmış olduğunu görünce iyi ki almışız da dedik ama. Daha sonra parayı muhafaza edebileceğimiz bir bel çantası aldık, Pasaportumuzu, paramızı, interrail biletimizi ve eşyalarımızı sürekli yanımızda taşıyacaktık ve her biri ayrı hayati önem taşıyorlardı. Sırada vize işlemleri vardı ve belgeleri toplamak lazımdı. Finaller bitince belgeleri toplayacaktık... Diğer yazımda benim için kabusa dönüşen vize işlemlerini anlatacağım. Çünkü çok şanssızım...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)